Daha Temiz ve Yaşanılabilir Bir Dünya İçin Çalışan Çöpüne Sahip Çık Vakfı
Gezegendeki her canlının sağlığını tehdit eden bir sorun haline geldi atıklarımız. 2015 yılında kurulan Çöpüne Sahip Çık Vakfı, toplumda çöpün azaltılması, doğru yere atılması yönünde davranış dönüşümü sağlayarak, daha temiz bir çevre ve yaşam alanı oluşturulmasına katkıda bulunan bir vakıf. Bu hedefe ulaşmak için iletişim, araştırmalar, saha çalışmaları ve mevzuata katkı alanlarında faaliyetlerini sürdürüyor.
Çöpüne Sahip Çık Vakfı ile geri dönüşüm hakkında yanlış bilinenleri, Türkiye'nin çöp haritasını, bireysel olarak atmamız gereken adımları, gönüllülerin neler yapabileceklerini, tüketici davranışlarında değişmesi gereken noktaları konuştuk.
Çöpüne Sahip Çık Vakfı hangi ihtiyaçlar doğrultusunda ne zaman kuruldu? Hedeflerinizden ve bu hedeflere ulaşmak için izlediğiniz yollardan bahseder misiniz?
Çöpüne Sahip Çık Vakfı, toplumda çöpün azaltılması ve doğru yere atılması yönünde davranış dönüşümü sağlayarak, daha temiz bir çevre ve yaşam alanı oluşturulmasına katkıda bulunmak amacıyla 2015 yılında kuruldu. Vakfın hedefi, daha temiz bir çevre ve yaşam alanı için toplumda yere çöp atma davranışının değiştirilmesini ve çöpün azaltılmasını sağlamak. Bu hedefe ulaşmak için iletişim, araştırmalar, saha çalışmaları ve mevzuata katkı alanlarında faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bu kapsamda belediyelerle iş birliği, eğitim, her türlü mecrada iletişim, yarışmalar, rehberlerin hazırlanması gibi çalışmalarımız devam ediyor.
Çöpüne Sahip Çık Vakfı’nın gönüllüleri var mı? Bu gönüllüler ne yapıyor?
Çöpsüz bir gelecek için bize gönüllü olarak bize destek olmak isteyenler için bir gönüllü portalımız var. Vakfın web sitesinden bu portala üye olmak mümkün. Burada gönüllülerin çalışma alanlarını aşağıdaki şekilde belirledik:
Farkındalık/Çöp Toplama Etkinlikleri
Spor Etkinliklerine Katılım
Ören Yeri/Mesire Yeri Gözlemciliği
Araştırma ve Anketlere Katılım
Ofis, Ekip ve Organizasyon Desteği
Tabii pandemi döneminde saha çalışmalarımıza biraz ara vermek veya biçimlerini değiştirmek durumunda kaldık. Ofiste de ekibimizi çok kalabalıklaştırmak istemiyoruz ancak bu süreç biter bitmez, ilk fırsatta gönüllülerimizle bir araya gelmeyi ve sahadaki çalışmalarımıza güç katmayı istiyoruz. Katılmak isteyenler şimdiden sisteme kayıt olarak bizden haber bekleyebilirler.
Özellikle plastik atık tüm dünyanın sorunu olmuş durumda ve doğada yarattığı tahribat büyük. Bunun ucu nerede insanlara dokunuyor? Markaların, fabrikaların plastik konusunda yapabilecekleri neler? Bireysel olarak bizlere yanımızda su matarası, termos taşımak gibi ipuçları verebilir misiniz?
Gündelik hayatımızda en çok ürettiğimiz çöpler plastik, cam, metal, kâğıttan oluşuyor. Tüketim sürecinde doğal olarak ürettiğimiz plastik ve tüm geri dönüştürülebilir atıklar geri dönüşüme yönlendirilmeli. Ancak şöyle bir gerçek var ki, bu materyaller içerisinde sadece plastiğin özü doğal değil. Plastik, insanın bir buluşu ve doğanın bu materyali yok etmekle ilgili başı dertte. Yüzlerce türü bulunan plastiğin, doğada çözünme süresi bin yıla kadar uzayabiliyor. Üstelik ayrıştırıp doğru kutuya atsak da birkaç kez geri dönüşebiliyor, sonra geri dönüşüm kabiliyetini kaybediyor. Bu açıdan bireyler olarak bize düşen düşünerek, bilinçli tüketmek… Belki hemen çöpsüz ve plastiksiz bir dünyaya adım atamayız ancak en azından tek kullanımlık plastik ürünlerden uzak durarak çözümün bir parçası haline gelebiliriz. Bunun yolu da kâğıt/plastik bardaklar, pipetler, piknik tabakları, şişeler gibi tek kullanımlık ürünlerden tamamen uzak durmak. Öte yandan tüm ambalaj ürünleri ve ambalajlı ürün satan endüstriye büyük bir görev düşüyor. Çevreye zararı en aza indirmek üzere, ürünleri korumanın yanı sıra maksimum düzeyde çevre dostu bileşenleri ve materyalleri kullanmak çevre için çok önemli bir adım.
Geri dönüşüm hakkında yanlış bilinen pek çok konu var. Hangi materyaller geri dönüşüme uygun hangileri değildir?
Plastik, metal, cam, kâğıt, elektronik atıklar ve atık yağlar doğru yere atıldığı sürece geri dönüştürülebilir. PET şişeler, plastik bardaklar, naylon poşetler, ambalaj atıklar plastik atık kutusuna; ofis kâğıtları, gazeteler, dergiler, kutu ve koliler, kâğıt bardaklar, paket kâğıtları, kâğıt torbalar kâğıt atık kutusuna; metal meşrubat/konserve kutuları ve diğer metal atıklar ise metal atık kutularına atılmalı. Kamusal alanlarda ambalaj atıkları konteynerleri cam hariç tüm geri dönüştürülebilir atıkların (plastik, metal, kâğıt, kompozit ambalaj gibi) atılması için uygun. Cam ise hepimizin sokaklarda rastladığı ayrı kumbaralar içerisinde toplanıyor. Organik atıkların ve ıslak, yağlı malzemelerin bu geri dönüşüm kutularına atılması diğer temiz atıklara da zarar veriyor ve geri dönüştürülmesini engelliyor. Bu nedenle organik atıkların bu kutulara atılmaması büyük önem taşıyor.
Bunlar haricinde evlerimizden daha seyrek de olsa, çıkan diğer önemli atıklar elektronik atık ve atık yağ da doğru yere atılmalı, çünkü geri dönüştürülüyor. Tüm bunlar için doğru yer neresi ya da atılacak konteyneri bulamıyorum diyenler olabilir, bu durumda bulunduğunuz ilçe belediyesini arayarak konu hakkında bilgi alabilirsiniz.
Geri dönüşmeyen başlıca maddeleri ise kasa fişleri bant ve yapışkan içeren her tür kâğıt, tuvalet kâğıdı, kâğıt havlu, pamuk olarak sayabiliriz.
Pandemi döneminde insanların atıkları çok arttı. Bu konuda tüketici davranışları ve alışkanlıkları konusunda neler yapılabilir?
Salgın nedeniyle koruyucu maske ve eldivenler başta olmak üzere tek kullanımlık hijyenik ürünlerin kullanımında ciddi bir artış görüyoruz. Bunların gelişigüzel çevreye atılması hem çevre kirliliği hem de halk sağlığı açısından çok önemli bir sorun haline geldi. Bu konuya dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak amacıyla bir kamu spotu çalışmamız oldu, videomuzu ayrıca sosyal medya ve çeşitli mecralarda paylaşıyoruz. İzlemek isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, yeni Koronavirüs (COVID-19) salgını sonrası atık üretimimizde bir artış ve alışkanlıklarımızda bir değişim olduğunu gözlüyoruz. Bu değişiklikleri ortaya koymak üzere, Akademi Çevre ile birlikte bir araştırma gerçekleştirdik. Bu araştırmanın sonuçları da, bu dönemde daha fazla ambalaj ve tek kullanımlık ürün atığı ortaya çıktığını gösteriyor. Ancak maalesef geri dönüştürülen atık miktarında aynı oranda bir artış olmadığı görülüyor.
Bu zorlu süreç geçip gittikten sonra pişman olmamak için, kendi sağlığımız, başkalarının sağlığı ve öte yandan da geleceğimiz için bu konuda çok hassas davranmamız, en azından ürettiğimiz atığı doğru ayrıştırmamız çok önemli. Kullanılan maske ve eldiven atıklarını da iki torbaya koyup 72 saat beklettikten sonra evsel atıklarla atmalıyız.
Türkiye’nin çöp haritasından bahseder misiniz? En çok çöp üreten şehir hangisi? Geri dönüşüme en dikkat eden kentimiz hangisi? Bu konuda örnek gösterebileceğiniz belediyeler var mı?
Türkiye’de yılda 32 milyon ton evsel atık atılıyor. Bu da ülkemizde kişi başı yıllık 400 kg atık ürettiğimiz anlamına geliyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2018 yılı verilerine göre ürettiğimiz bu atığın yalnızca %11,8’ini geri dönüştürüyoruz. Kalan kısmı ise ya çevreye atılıyor ya da belediyeler tarafından depolama alanlarında bertaraf ediliyor, yani sistemli bir şekilde toprağa gömülüyor. Kısacası bizim ayrıştırmadığımız geri dönüştürülebilir atıklar, evsel atıklarla karıştığı için maalesef toprağı boyluyor. Ortalama geri dönüşüm oranı dünyada %20, OECD ülkelerinde ise %30 civarında. Dünyayı yakalamak için evlerimizde ayrıştırmayı alışkanlık haline getirmemiz ve geri dönüşüm oranını artırmamız önemli hedeflerimiz olmalı.
Üç büyük şehre bakıldığında kişi başına İstanbul’da 1,30 kg, Ankara’da 1,14 kg ve İzmir’de 1,32 kg atık toplanıyor. Kişi başına günde oluşan en çok atık sırasıyla Muğla, Balıkesir, Aydın, Antalya, Tekirdağ’da oluşuyor. Kişi başına günde en az atık oluşturan iller ise Kahramanmaraş̧, Trabzon, Mardin, Erzurum ve Kayseri. Sıfır Atık İle Engelleri Aşıyoruz Çevre Ödülü’nün sahibi kaynağında ayrıştırılan atığı önemli miktarda arttırmayı başaran Gebze Belediyesi oldu. Nilüfer, Fatih, Beykoz, Sındırgı, Gaziosmanpaşa, Çanakkale Belediyeleri güzel uygulamalarıyla Marmara Belediyeler Birliğince verilen Altın Karınca Çevre ve Atık Yönetimi ödüllerine layık görüldü.
DW’nin hazırladığı bir habere göre Almanlar 2016’da kişi başına 38 kilogram plastik atık üretmişler. Avrupa Birliği’nde ise ortalama 24 kg. Tüketicilerin atığının ise %60’ı yakılıyor ve bu da doğaya pek çok zararlı madde salınmasına yol açıyor. Üstelik bir milyondan fazla atık da başka ülkelere, Güneydoğu Asya’daki ülkelere gönderiliyor. Bilmeden başka ülkelere zarar veriyoruz. Bu durum Türkiye’de nasıl işliyor? Kendi geri dönüşüm politikamızın yolcuğuna müdahale etme şansımız var mı? Geri dönüştürülen malzemeden yeni ürün üretilmesi için neler yapabiliriz?
Atık yönetimi süreci uzun, çok aktörlü ve kapsamlı bir süreç. Bireyden, yani hepimizden başlayan bu süreç, ilçe ve il belediyelerini, Bakanlığı, endüstriyi, perakende sektörünü yani birçok aktörü kapsıyor. Türkiye’de atık yönetimi sürecinin ilk sorumluluğu ilçe belediyelerine ait, yani evlerimizden çıkan evsel ve geri dönüştürülebilir atık ile sokakta doğru veya yanlış yere atılan atığı onlar topluyor. İlçe belediyeleri tarafından ambalaj atıkları konteynerlerinden toplanan geri dönüştürülebilir atıklar toplandıktan sonra ya belediyenin kendisine ait ya da hizmet aldığı taşeron firmalar tarafından işletilen Toplama Ayırma Tesisi'ne (TAT) ulaştırılarak burada materyal bazında (kâğıt, plastik, metal gibi) birbirinden ayrılıp ilgili geri dönüşüm tesisine gönderiliyor. Evsel atık konteynerlerine atılan diğer çöpler ise, yine ilçe belediyeleri tarafından toplanarak bertarafa yönlendiriliyor. Yani her iki toplama sistemi de ilçe belediyeleri tarafından ayrı biçimde yönetiliyor.
Çöpün bertarafı depolama veya yakma işlemi olarak gerçekleşiyor. 2018 yılı TÜİK verilerine göre Türkiye’de belediyelerce toplanan çöpün %88’i depolama alanlarına gidiyor, bunun da büyük bir kısmı düzenli depolamaya (çöp sularının yarattığı kirliliğin toprağın izolasyonu yoluyla ve metan gazı patlamalarının boru sistemleriyle engellendiği biçimde toprağa gömme) tabi tutuluyor. Yakma tesisleri Türkiye’de henüz çok kullanılmıyor ancak dünyada tesislerinin filtreleme imkânları öyle geliştirildi ki, sera gazı etkisinin çok düşük olduğu söyleniyor. İstanbul’da da bu yönde yeni yatırımlar var ancak hangi bertaraf sisteminin çevreye daha az etkili olduğunu biz uzmanlara bırakalım. Sistemler teknolojiyle iyileşirken, biz üzerimize düşeni yapmalı, ihtiyacımız kadar tüketmeli, çevreye kesinlikle çöp atmamalı ve geri dönüştürülebilir atıklar ile evsel atığı karıştırmamalıyız.
Türkiye’de geri dönüşüm bilinci insanlara nasıl aşılanır? Çoğu insan kendi atığı ile dünyanın mahvolmayacağına ya da düzelmeyeceğine inanıyor. Bu düşünceyi aşmanın yolu nedir?
Tüketirken, çöplerimizi atarken, yani attığımız her adımda hem yaşayacağımız hem de gelecek nesillere bırakacağımız dünyadan sorumluyuz. Bu gerçekle ters düşen kimi alışkanlıklarımız var maalesef ancak bize düşen bu alışkanlıklarımızı yeniden şekillendirmek, ufak adımlarla önemli sonuçlara katkı sağlayacağımızın bilincine varmak. Bir de öğrenilmiş çaresizlik var, yani insanlar bireysel olarak atacakları o basit, küçük adımların bir işe yaramayacağını düşünüyorlar. Ancak tüm küçük adımlar birlikte çok önemli bir etkiyi ortaya koyabilir. 50 kişi günde 1 atığı yanlış değil doğru yere atsa, bu 1 yılda 18.250 adet atık eder. Atılan her doğru adımın böyle bir etkisi olduğu unutulmamalı.
Öte yandan çocuklar ve onların farkındalıkları ayrı bir önem taşıyor. Anne babaların çocuklarına küçük yaştan itibaren bu sorumluluğu aşılaması, örnek olmaları çok önemli. Ardından da eğitim hayatı boyunca mutlaka atık ve geri dönüşüm konularında bilgi verilmeye devam edilmeli. Bizim de Vakıf olarak Çöpü Sıfırla adında bir kart oyunumuz var. Bu oyun 8 yaş üstü çocuklar ile anne babalarının bir arada oynayabileceği, 3-4 kişiyle oynanabilen, hem eğlenceli hem de öğretici bir oyun. Bir yandan yürüttüğümüz eğitim projelerimizde çocuklara bu oyunu ulaştırırken, bir yandan da oyunun yaygınlaşması ve daha çok çocuğa ulaşması için satışını başlattık. Çöpü Sıfırla Oyunu ve satış noktaları hakkında daha fazla bilgiyi bu bağlantıya tıklayarak edinebilirsiniz.
Genç neslin ekoloji anlamında ciddi adımları var. Fridays for Future gibi akımlar dünyanın her yerine yayılıyor. Önceki nesillerden daha duyarlı olmalarının altında sizce ne yatıyor?
Çocuklar hem gözlemleriyle hem de eğitim sürecinde çevre sorunlarıyla birebir karşılaşıyor, büyürken dünyanın karşı karşıya olduğu bu sorunların farkına varıyorlar. Dolayısıyla onların bu konudaki hassasiyetleri çok daha yüksek, doğru davranışlara daha bağlılar ve öğrendiklerinden daha çok etkileniyor. Bu noktada anne babaların da onlara doğru model olması, onları çaresizliğe sürüklememesi doğru davranış alışkanlıklarının sürdürülebilir hale gelmesi açısından ayrıca önemli.
Gençlerin gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak amacıyla çevreye sahip çıkmaları, çevreyi korumak için yeni çözümler bulmaları ve bunları uygulayacak umutlarının olduğu görüşündeyiz. Biz de onlardan umutluyuz.
Çöpüne Sahip Çık Vakfı'nı web sitesinden ve sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz.
www.instagram.com/copunesahipcik
www.twitter.com/copunesahipcik
www.facebook.com/copunesahipcik
www.youtube.com/channel/UCRmBdCnnGKgfxcONkCchyPQ