Duvarlar Onur Tonga'nın Tuvali
Sokakta büyüme şansına erişmiş son nesilden bir yetişkin Onur Tonga. Bu çocukluk ona şu anki kimliğini bulmasını sağlayacak muhteşem deneyimler sunmuş. Her şeyden biraz biraz bilip, tüm bildiklerini tek bir noktada birleştirmiş. Herkesin hayranlıkla baktığı duvar resimlerine o daha iyisi olabilir gözüyle bakıyor hep. Kendine "sanatçı" demekten de hoşlanmıyor, kimseyi gücendirmek, kırmak istemiyor. Hem yetenekli hem de mütevazi birini bulunca sohbet de fazlasıyla keyifli oluyor...
Çizime olan yeteneğinizi ne zaman keşfettiniz?
Çizime ne zaman, kaç yaşında başladığımı hatırlamıyorum. Gördüğüm şeyleri çizerdim ve çok meraklıydım. Her şey merakla başlıyor tabii. Yapabildiğini düşünce veya çevrenin olumlu tepkisini görünce bir şeyler itiyor seni. Yetenek diyemiyorum, yetenekten öte beğenilmenin verdiği hazla kendini geliştirmek için çaba sarf etmeye ve çalışmaya başlıyorsun. Sen geliştikçe hayatın oluyor.
Dedem marangozdu. Ben el aletleriyle oynamayı çok sevince bana küçük çekiçler, tornavidalar yapmıştı. Sadece çizim değildi. Çizdikten sonra nasıl üç boyutlu hale getirebileceğimi düşünürdüm. Örneğin bir araba çizdiysem sonraki adımım bir tahtayı oyarak yanımda gezdirebileceğim, elimde tutabileceğim bir araba haline getirmek oluyordu. Bir çok malzeme tanıdım ve ister istemez gelişiyor insan.
Genellikle sanatla ilgilenen insanlar eğitim hayatlarının zor geçtiğinden bahseder... Siz nasıl bir öğrenciydiniz?
Okul dönemim hiç parlak değildi. Matematiği, fiziği pek sevmezdim... Biyolojiyi severdim, hücreler, çizimler vardı. Resim hocalarım severdi beni; ama hiç resim yapmazdım. Herkesin resmini ben yapar, kendime bir şey çizmezdim. Tabii yarışmalar oluyordu. Hiç katılma, birinci olma gibi hırslarım yoktu. Keyif aldığım şeyi yapıyordum, tabii ki güzel derecelerim, aldığım birincilikler de oldu. Resim konusunda da temel eğitimlerimi aldım, bir çok ressamla çalışma fırsatı buldum. Çok ünlü ressamlar, ünsüz ressamlar...
Duvara çizmek mi, tuvale çizmek mi?
Resim sabır işi. Ben de hiperaktif bir insanım. Tuvalin önüne oturup resim yapmak benim için işkence. 100 kere kalktığım oluyor; ama duvar resimlerinde öyle olmuyor. Efor sarf etmem gerekiyor, merdiven in, çık... Büyük çoğunluğunu fırçayla yaptığım için sürekli hareket halinde oluyorum. Duvar resimleri daha keyifli oluyor.
Her resim yapan, duvar resmi yapamaz. Kağıda kendi çizdiği illüstrasyonu duvara aktaramayanlar oluyor. "Duvara resim çizeceğim!" dediğinde 4-5 metre ileriden duvarda neler görüleceğini düşünmen ve ona göre çizmen gerekiyor. Tuval veya kağıda çizilmiş bir resimden daha kapsamlı düşünmeyi gerektiriyor.
İllüstrasyon ve resim arasında fark nedir?
İllüstrasyon gerçek ile gerçeküstü arası daha özgür bir platform. Anlatması zor aslında. Nesneyi gerçeklikten çıkarıp, belki biraz karikatürize etme gibi... Benim yaptığım resimler hem biraz realistik hem de renkli canlı biraz da illüstre edilmiş oluyor. Manipülasyonu da seviyorum resimde.
Resminizi gören biri "Bu Onur Tonga'nın eseri!" der mi?
Evet biraz o oturmaya başladı. Beni tanıyan bir kişi eserimi tanır.
Sergi açacak mısınız?
Kendi başına sergi açabilmek için çok uğraşmak ve tamam diyebilmek lazım. Henüz vaktim yok; ama deneyeceğim.
Bir hayalin var mı?
Resmimi şu kişi alsın, şu beğensin gibi bir hayalim yok. Kocaman bir duvar boyamak isterim. (Gülüyor.) Bir kaç kişiyle beraber bir duvar boyamak isterim. Onların fikirleri, benim fikirlerim, karmaşa, birlik... Beni heyecanlandıran bir düşünce bu.
İzmir'in duvar boyayan bir ressama tepkisi ne oluyor?
Çok güzeller. Geliyorlar, izliyorlar, fikirlerini belirtiyorlar, bazen olmamış diyorlar, bazen beğeniyorlar... Ben de yapıyorum gerçi. İzlerim, sorarım ve bundan çok keyif alırım. En sevdiğim soru da "Böyle mi kalacak?" (Gülüyor.)
Kendi zihninizdeki kareyi çok güzel tuvale dökebiliyorsunuz. Bir başkasının istediği resmi yapmak zor olmuyor mu?
Tabii zor olduğu noktalar oluyor. Bana kendimden bir şeyler katabilme özgürlüğü verilirse çok rahat oluyor; ama tabii birinin zihnindeki resmi resmetmek zor. Çok sabırlı ve mükemmeliyetçi bir insan olduğumdan "evet oldu" diyeceğim noktaya kadar devam ederim. Pes etmekten hoşlanmam.
Bir de sizden sevdiğiniz ressamları alalım...
Dali, Frida, Monet... ama en çok Nuri Abaç'ı seviyorum. Rüya gibidir resimleri. Modern sanat, pop art, bir çok tarzı sevdiğim için bir çok ressamı da seviyorum.
Sosyal medyada ürünlerini paylaşıyorsun... Satın almak isteyenler oluyor mu?
Tabii İnstagram'da bu yönde talep var. Hem koleksiyonlarımdan parçalar almak isteyenler oluyor hem de benim kendi eserlerimden almak isteyenler oluyor. Bundan ayrı olarak Pinterest'ten gördükleri bir şeyi bana gönderiyorlar oradaki çalışmaları yapıyorum. Çok hoş hediyelik eşyalar çıkıyor ortaya.