03 May 2019
Gülay Güler

Kobra Murat: "Romanlar Gökkuşağıdır."

İlk Roman Karnavalı; Romanival, 4 Mayıs’ta Arena’da gerçekleşecek. Hamdi Akatay &Tepecik Filarmoni Orkestrası, Taksim Trio, Dolapdere Big Gang, Dimitrios & The Music Medicine Band, Hakan Kabil Klarnet Project, DJ Bey veee Kobra Murat sahne alacak. Biz de Romanival'i bahane ettik, Kobra Murat ile şahane bir sohbet gerçekleştirdik. Kobra Murat, sadece bir şarkıcı değil. Kobra Murat aynı zamanda Dünya Roman Konseyi Ortadoğu Sorumlu Başkanı, Roman Federasyonu Onursal Başkanı, Romanların Basın Sözcüsü. Kendisine roman gibi olan hayatını, Roman halkının güzelliklerini, Romanlara karşı olan ön yargıyı kırmak adına neler yaptığını sordum, gökkuşağı gibi cevaplar aldım. Keyifli okumalar...  

 

 

Fotoğrafta Kobra Murat sahnede şarkı söylüyor, halktan bir grup kadın hayranı dans ederek ona eşlik ediyor. 

 

Kobra Murat Abi, gerçekten roman gibi bir hayatınız var. Asıl mesleğiniz terzilikmiş. Terzilikten sahnelere nasıl transfer oldunuz? 

Ben Roman mahallesinde büyüdüm. Neredeyse her gün kapımızın önünde düğünler, dernekler olurdu. Küçükken bir köşeden onların kıyafetlerini, hareketlerini incelerdim. Onlar benim ruhuma işlerdi. İlkokula girdiğimde öğretmenim resimlerimi gördüğünde bana "Annen mi yoksa baban mı ressam?" dedi. Bana inanmadı sonra onun gözünün önünde çizdim. Öğretmenim ağlamaya başladı. Beni elimden tuttu ve bizim gecekonduya götürdü. Sabahçıydım ben, geldiğimizde annem babam kahvaltı ediyordu. Kapıyı hoca hiddetle vurunca annemler heyecanlanmıştı. "Ne oldu hocam, çocuk yaramazlık mı yaptı?" diye sordular. Hoca da "Bu çocuk yaramazlık yapmıyor, bu çocuk beste yapıyor, şiir yazıyor, resim yapıyor, hayal dünyası çok geniş. Bu çocuğu okutmanız gerekiyor, önünde çok büyük bir istikbal var. Elimdeki resimleri çocuğunuz çiziyor biliyor musunuz?" deyip elleri titreyerek resimleri annemlere gösterdi. 

 

Peki okuyabildiniz mi? 

Maalesef maddi imkansızlıklardan dolayı okuyamadım. Babamın lokantası vardı. Lokantada ahçı yamaklığı yapıyordum. Yemek yemekten obez oldum çünkü içimdeki enerjiyi atamıyordum. Okumak istiyordum, şarkı söylemek istiyordum, çizmek istiyordum... Çocukları tüllere sarıyordum, "Şimdi şimdiii, karşıı karşınızda, Ajda Ajdaaa Pekkan Pekkan" mikrofonu alıp böyle şarkı söylüyordum. O zaman ekolu mikrofonlar vardı. Bütün millet bana bakardı, bu çocuk nasıl bir çocuk, diye. Kırık bir cümbüşüm vardı, onun darbuka gibi kullanıyordum. Beş-altı yaşlarımda bile, kendi kendime şarkılar üretiyordum, tiyatro yapıyordum. Sonra atölye açtık biz. Atölyede ihracat deri mont dikiyorduk. Montun içine astarlık kumaşlar almıştık, içinden basmalar çıktı. Ben o basmaları cep astarı olarak kullanmadım; anneme, kardeşime, mahalledeki insanlara elbiseler dikmeye başladım. 10-11 yaşındaydım, kendi hayal gücümle elbiseler dikiyordum. Sonra nereden nereye... Türkiye'de giydirmediğim sanatçı kalmadı. Hepsi kostümlerimi giymek istedi. Televizyonlarda Roman defileleri yapmaya başladım. Dediler ki "Bu böyle olmaz, hem halk seni çok seviyor, çok sempatik bir insansın hem de Seda Sayan sana şarkı söyletip defile yaptırmak istiyor." Ben de Herkese Maydanoz diye bir şarkı yaptım. Seda’ya çıktım, şarkımı söyledim, büyük bir defile yaptım. Bütün kanallar, kostüm diktirmek isteyen insanlar peşime düştü.  

Sonra “Bu böyle de olmaz, sen bir televizyon programı yap.” dediler, Türkiye’deki ilk Roman şovunu yapmaya başladım. Yedi sene sürdü, Romanların İbo Şov’u gibi oldu. Flash TV gibi birçok kanalda yaptım. Ve Okan Bayülgen dahil aklına gelebilecek tüm programlara Romanların modacısı, Romanların Tarkan’ı olarak katıldım. Roman camiasında hatta dünya çapında ve tanınmış; gecekonduda doğan, ilkokul tahsili anca olan, bir garip Roman çocuğu olarak hayatımın 12 belgeseli yapıldı, 324 ödülüm var. Dünya Roman Konseyi Ortadoğu Sorumlu Başkanı, Roman Federasyonu Onursal Başkanıyım, Romanların basın sözcüsüyüm. 

 
Dünya Roman Konseyi Ortadoğu Sorumlu Başkanı, Roman Federasyonu Onursal Başkanı, Romanların basın sözcü olarak romanlara karşı olan ön yargıyı kırmak adına neler yapıyorsunuz? 

Aklına gelebilecek her şeyi yapıyorum. Geçen kadının biri “Çingenelere elimi bile sürmem.” demiş. Telefonum susmadı, “Bunu açıklamayacak mısın, düzeltmeyecek misin.” diye. Her şeye ben koşturuyorum. Roman denilince akla gelen tek insan haline geldim. 

Modacı olduğum için televizyonda kostümlerimi görsünler, bizim ruhumuzu görsünler diyerek beş-altı kız çıkardı arkamda ve hep o diktiğim kostümleri giydirirdim onlara. Gökkuşağı gibi çıkardık ekrana. Romanlar doğal insanlardır, gülüyoruz, ağlıyoruz, insanlar bizim kalbimizin farkına vardı. Roman Şov ile insanların beynindeki bu ön yargı kalktı. Okan Bayülgen bile sahne arkasında “İnsanların izlemesi gereken tek gerçek roman şov; Kobra Şov.” derdi. Hiç yapmacık bir şey yok. Benim komik komik laflarım vardır. “hocaammm”, “mortingen şitrayze” gibi. Beni görenler "Hocaamm, eğlence tavanze, Mortingen şitrayze” derler, şakalaşırız. (Gülüşmeler) Bir tek ben değil bütün Romanlar doğal insanlardır. Başbakanla da konuşsak içimizden ne gelirse onu söylüyoruz. 

 

 

Romanival’de bizi nasıl bir şov bekliyor? 

Romanival'de de bu böyle olacak. Orada yaşlı bir kadınla oynayabilirim, ağlayabilirim, kahkaha atabilirim. Hayatımızın bütün güzelliklerini, doğallıklarını orada sergileyeceğiz.  

  

Kiminle düet yapmak isterdiniz? 

Kibariye ile düet yapmak isterdim, dün kızının düğününde yaptık zaten. Tarkan'la yapmak isterdim çünkü ben de Romanların Tarkan'ı olarak biliniyorum.

 

Çukur dizisinde Kukuli Mogali adlı şarkınıza yer verildi, neler söylemek istersiniz?

Evet, Türkiye'de en çok izlenen dizisi Çukur'da; benden izinli, muvafakatnameler alınarak şarkım kullanıldı. Zaten ben Çukur'da yani Balat'ta doğdum. Balat'ta ne diziler ne filmler çekildi... Dünya çapındaki besteciler, müzisyenler, oyuncular, sporcular hepsi buradan çıktı. Bu belki Roman olmanın ayrıcalığı. Havasından, suyundan, mahallemizin atmosferinden kaynaklanıyor. Allah ya Romanlara daha fazla yetenek vermiş ya da yetiştiriliş tarzımızdan dolayı bu böyle. Biz kapıda oturur elimize alırız darbukayı, 7 yaşındakimiz de 70 yaşındakimiz de hem çalar hem oynar. Yeriz, içeriz, hür yaşarız hayatı. Hayata güzel bakarız, Allah da kalbimizin güzellini görür bizi mükafatlandırır. 

 

   

İzmirliler'e neler söylemek istersiniz? 

İzmir'e ben aşığım. İzmir'e her gittiğimde kendimi cennette gibi hissediyorum. İzmir'de çok güzel konserler verdim, düğünlere, derneklere katıldım. İzmir deyince kalbim hopluyor. İzmir'de kendimi genç hissediyorum. İnsanların kibarlığına, hayata bakış açılarına hayranım. 

 

 ROMANLAR GÖKKUŞAĞIDIR

 

Eklemek istediğiniz bir şey var mı? 

Romanlar gökkuşağıdır; hayata renk katar, coşku saçar, çiçek satar, gülücük atar, göbek atar. Roman olmak ayrıcalıktır, Roman olmaktan gurur duyuyorum.  

Bir recalim var hocam;  

Arabam kırmızı, dolaşırım Paris'i, İngiltere'yi, Kıbrıs'ı 

Ama İzmir ve Romanival Festivali'dir, bu alemin gerçek yıldızı