Miray Akovaligil: Sınırsız Komedyen
Aşk Yeniden dizisinin Şaziment'i olarak hayatımıza girip yıllardır bizi bizden çıkardığı malzemelerle güldüren komedyen Miray Akovalıgil, temposunun ve enerjisinin sırrını verdi! Avukatlık, komedyenlik, oyunculuk derken parçalara bölünmüş muhteşem bir bütünü oluşturan Akovalıgil sempatikliği ile de kendine hayran bırakıyor.
Avukat, oyuncu, komedyen... Kendinizi en ait hissettiğiniz alan hangisi?
Kendimi hepsine ait hissediyorum. Çünkü ben hepsinin toplamıyım. Nasıl bir insan hem anne hem iş kadını hem de eş olabilir ve bunları birbirinden ayırmak imkansızdır, benim için de bugün barındırdığım tüm kimlikler bütün olarak beni oluşturuyor. Koparmak istediğim zamanlar oldu, sonra ne komik ki hepsinden bir tam Miray olduğumu ve aslında böyle en samimi halim olduğunu fark ettim. Hukuk zaten bir yolu karşılama biçimi, günün birinde müvekkilin olmasa bile her zaman eşin, dostun ve arkadaşların soracakları hukuki sorular olacaktır.
Avukatlık ve komedyenliğin saatleri çakışmıyor mu? Bu tempoda enerjinizi nasıl böyle yüksek tutabiliyorsunuz?
Bunun için çok gizli bir sırrım var; yanımdan bir an bile ayırmadığım pembe, üstü puantiyeli küçük ajanda defterim ve kurşun kalemim. Bunlar yanımda olduğunda tüm dünyayı yönetebilecek güçte hissediyorum kendimi. Birden çok işi yürütmenin temel bir kuralı var; o da zamanını verimli kullanmak. Gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Tempo biraz yoğun, yalan söylemeyeceğim. Ama ben çalışmadan evde depresif olarak oturduğum günler de yaşadım ve bunun bana yaramadığını deneyimledim. O yüzden en yoğun olduğum, hatta çekimden adliyeye oradan da gösteriye yetiştiğim ve ağlamak üzere olduğum gün, tam olarak boş boş evimdeki koltukta oturup duygusal yemek krizlerine girdiğim anları aklıma getiriyorum. Böylece kendimi şu anki yoğunluk ve bolluk bereket için şükrederken buluyorum. Enerjimi muhafaza etmem ise tamamen sağlıklı beslenmeye, düzenli egzersiz ve meditasyon yapmama bağlı. Dünya yansa hiçbirini ihmal etmiyorum.
Size ne oldu? YouTube’daki içeriklerinize bir ara verdiniz. YouTube’a dönmeyi düşünüyor musunuz?
Ne kadar güzel yakalamışsınız. En son YouTube’a yüklediğim video buydu sanırım. Takipçilerimin devamlı “Çok gençleştin, çok inceldin, çok parıldıyorsun, ne yapıyorsun?” sorularına toplu cevap verdiğim bir videoydu. Sonra ne mi oldu? Yoğunluktan YouTube’da video paylaşmaya vakit bulamıyorum maalesef. Şu an vaktim kısa kesitlerde Instagram’dan sevenlerime ulaşmaya yetiyor sadece. Ama aklımda sıkı projeler var. Önümüzdeki aylarda sosyal medya bazında yine ürettiğim tiplemeler gibi ilklere imza atmayı hedefliyorum, takipte kalınız.
Bu videolarda bazı şeylerin yetmediğinden, yeterli tatmini sağlamadığından ve bununla ilgili çabalarınızdan bahsetmişsiniz. Sizin için yeterlilik nedir?
Bence yeterlilik, bir kişinin kendi kendine dürüstçe ve hissederek “Ben yeterince iyiyim” diyebiliyor olmasıdır. Çok uzun bir süre kendimi hiçbir konuda yeterli göremedim. Çok iyi ve iş bitirici bir avukatken bile “Aman efendim estağfurullah” derecesinde gereksiz mütevazıydım. Komedyenlik yolculuğumda ise “Ben yolun başındayım, ben daha neyim ki?” diyerek yine kendimi ve yeteneklerimi yeren biriydim. Bunun sonucu insanın kendini küçümsemesi ve kendinden tatmin olmamasıymış. Bir gün bu oyundan uyandım. Önce kendimi ritüellerle güçlendirmeye, sonra kendimi sevip takdir etmeye ve böylece tatmin olmaya karar verdim. İnanmayacaksınız ama oluyor ve bu tarif tutuyormuş.
İş hayatında yaşanılan zorlukları muhteşem mizah gücünüzle tiye alıyorsunuz. Bu videoları çalıştığınız yerlerde üstlerine alınanlar oluyor muydu?
Olmaz mı? İlk videolarımdan biri iş görüşmesine giden bir kadın patron tiplemesiydi. İlk patronum hemen yorum yazmıştı “Çok güldüm, ama burada dalga geçtiğin ben değilim herhâlde değil mi?” diye... Cevabı bende kalsın...
Türkiye’de kadın komedyen sayısı son dönemlerde arttı. Başarılı filmlere de imza atılıyor. Sizin sevdiğiniz kadın komedyenler kimler?
Ah, şükürler olsun! Kadınlar her alanda olduğu gibi sonunda komedide de varım diyor. Ben kendi üslubu olan herkesin hastasıyım. Mesela Türkiye’de Gülse Birsel’in kaleminin, Binnur Kaya’nın oyunculuğunun hastasıyım. Yurt dışında ise başından beri en büyük idolüm Joan Rivers. Bu aralar İliza Shlesinger’in stand-uplarındaki vücut dili bana acayip ilham oluyor. En büyük hayranlığım ise hep aynı; (erkek) Jim Carey… Bir gün tanışacağım kafayı taktım.
Türkiye’de kadın komedyen olmak zor mu? Bir otosansürünüz ya da sınırınız var mı?
Ben Türkiye’de sınırları yıkmak için stand-up yapıyorum. Erkekler hangi konuları işleyebiliyorsa ben de işlerim. Komedinin kadını erkeği olmaz. Ben istediğim her konuyu sansürsüz, canım nasıl istiyor ise öyle işlediğimden dolayı benim için “Hangi konuları işlemek isterdin?” diye bir soru geçersiz. Benim bir sınırım yok.
Son günlerde bir tılsımlı kitap furyası çıktı. Meditatif Nuran olsa bu tılsımlı kitaplar hakkında neler derdi?
Hahahahah! Alemsiniz! Bunlar ne güzel sorular böyle… Meditatif Nuran bu tılsımlı kitaplar hakkında bir şey demez, oturur hemen yazardı. Tılsımlı kitaptan kastedilen kişisel gelişim kitapları ise, bence burada kimi okuduğunuz ve ne aldığınızla alakalı mevzu. Benim yol haritamın başında yine tılsımlı bir kitap var “Dört Anlaşma” o yüzden videolarda tiye alsam da kişisel gelişim benim hassas noktalarımdan biri… Kitap furyasına laf yok özetle, isteyen istediğini yazsın. Beğenen okusun, beğenmeyen okumasın derim ben!
Size hala Şaziment diyenleri gördük yorumlarda. Şaziment sizin için ne ifade ediyor? Şaziment ile oturup sohbet edecek olsanız ona ne dersiniz?
Şaziment benim. Öyle bir rol yarattım ki yıllar geçse de unutulmayacak. Zaten normal hayatımda da Şaziment ile çok sohbet ediyoruz. Çünkü o benim en doğal halimin abartılı versiyonu. Şaziment seyircinin alışkın olmadığı, deli, sansürsüz, net ve eğlenceli bir kadın. İçimde hiç büyümeyen çocuksu halim benim. Kısacası her zaman benimle. Benim bir parçam olduğu için o kadar beğenildi zaten.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Martta da rotamız belli, 13 Mart'ta Bodrum, 20 Mart'ta Ankara, 25 ve 28 Mart'ta İstanbul’dayım. Gülmek isteyenleri beklerim!