Ozan Ünal ve Matematiği Az Ruhu Çok Heykelleri

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kendine has…
Belki de zaman kavramını yitirmek…
Bazen de yoklukların varlığa dönüştüğü an …
Sanki yüzler, eller cana dokunuyor. Onların bir parça heykel olduğuna İnanmazsınız. Sizleri uzaklara götürüyor. Dalıp gidiyorsunuz geçmişe ve belki de birisine…
 
Sanatı yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi olarak tanımlayabilirim ama sanatçıyı nasıl tarif edebilirim ki…  

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Heykel, insanların en eski sanat eseridir. Bu eser günümüz Türkiyesi'nde ne derece değer görüyor tartışılır ama samimiyet eserleri daha değerli kılıyor. Benim de hayranı olduğum heykeltıraş Ozan Ünal’ın da eserlerinde en değer verdiği olgu samimiyet. Yeni sergisi "BİR VAR-LIK BİR YOK-LUK", 12 Nisan 2019 İzmir Devlet Resim Heykel Müzesi'nde. Keyifli okumalar...
 
 
 
 
"Çocukluğumdan beri biriktirdiklerim heykeller olarak sizlerin karşısına çıkıyor."
 
Bu eserlerin yaratıcısının çocukluğu nasıl geçti?
İzmirliyim, Asansör’de geçti çocukluğum. Asansör’ün o zamanki kitlesini severdim. Farklı etnik kültürlerden komşularımız vardı. Caddelerde oyun oynayarak büyüdüm. Çok keyifli bir çocukluk geçirdim. Ekmeğin üzerine yağ sürüp üzerine şeker tuz ekip yediğimiz günlerdi. Ne kadarı yaptığım işlerin içerisinde çocukluğumdan geliyordur bilmiyorum ama çocukluğumdan beri biriktirdiklerim heykeller olarak sizlerin karşısına çıkıyor.
 
 
"Geç buldum ama bulduktan sonra bırakmadım."
 
Yeteneğinizi nasıl keşfettiniz?
Liseye kadar herhangi bir şey yapabildiğimin farkında değildim. Lisede bir arkadaşım vardı. Çok güzel çizim yapıyordu. Ben de denedim ve çizdim. "Aaa ben de güzel çiziyormuşum." dedim. (Gülüşmeler) Çizebildiğimi fark ettiğim andan itibaren kağıt kalem elimden düşmedi. Geç buldum ama bulduktan sonra da bırakmadım.
 
İnsanın içinde yetenek olunca illaki ortaya çıkıyor diyebilir miyiz?
Kendimi şanslı görüyorum. Kimi yeteneğini hiç fark etmeden ölüp gidiyor, kimisi yeteneğini fark ediyor lakin kullanabileceği bir alanı olmuyor.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Heykel yapmak için yeteneğin gerekli olduğunu düşünüyor musunuz?
Yeteneği, yaradanın bir dokunuşu olarak düşünürsek, o dokunuş bence şart. Gereksiz bir mütevazılık, gereksiz bir ukalalık yapmadan, gerçekten objektif bakarak söylemeye çalışıyorum. Öğrenci yetiştirdiğim zamanlarda kimi öğrenci vardı gerçekten o çocuğun çizgisinde hissediyordum kendimi. Yanlış çiziyor ama o ruh var çiziminde. Yaradanın dokunuşu varsa da yetmiyor, çok çalışmak gerekiyor. Tıp öğrenip doktorluk yaparsın; ama heykel öğrenmek diye bir şey tam olarak yok. Çamuru alırsın koyarsın heykel olur fakat nereye koyacaksın, anatomi, sonra perspektif bilmen gerekiyor. Bunların hepsi aslında nasıl heykel yapacağınla alakalı. Sanat kısmı, ne heykeli yapacağında başlıyor. Teknik bitiyor ve sanatçı heykelin içine girmeye başlıyor.

Sanat zaten nasıl heykel yaptığın değil ne heykeli yaptığın. Nasıl heykel yaptığın kısmı ise zanaat konusudur. Demir heykel yapmak için kaynak nasıl yapılır bilmem lazım. Bilmiyorsam demir heykel yapamam ama her kaynak yapan da heykel yapamaz.

 

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Moda ve aksesuar bölümü okumuşsunuz. Heykel sanatına nasıl yöneldiniz?
Aslında baktığınız zaman güzel sanatlar okuyan öğrencilerin hepsinin kendince bir hikayesi var. Benim hikayem de söylediğim gibi lisede resim yapabildiğimi fark etmem ile başladı. Bu durumu geç fark ettiğim gibi güzel sanatlar fakültesinin de ne olduğunu, neler yapıldığını inan okula girdikten sonra fark ettim ve iki kere bölüm değiştirdim. İlk grafik kazanmıştım, olmadı. Endüstriyel tasarım hayal ediyordum. Endüstriyel tasarım İzmir’de yoktu. Moda ve Aksesuar Bölümü isteğime en yakın olandı. 
 
Başarılı bir öğrenciliğim oldu. Herkes görüntüde "Ozan iyi bir moda tasarımcısı olacak" diyordu lakin ben bir ofiste oturup tasarım yapan bir adam olamayacağımı fark ettim. Atölye insanıymışım meğer. Şanslı olduğum nokta ise Ahmet Erinanç Hoca ile tanışmaktı; çünkü bana aradığım soru işaretleri için bir yol haritası verdi.
 
"Matematiği az, ruhu çok olan işleri severim."
 
Heykellerinizde hayatınızda olan kişilerin bir esintisi oluyor mu?
Birikmişliklerin sonucu diyebilirim. İllaki hayatımdan bir yere, belki de birine değiyor. "İçinden gelen" diye tabir ettiğimiz bir kısım var her heykelde içindeki matematiğe rağmen. Kendi çapımda matematiği az ruhu çok olan işleri severim. Bir sanat eserinde önemli olan şeyin samimiyet olduğuna inanıyorum. O samimiyetin bozulmaması adına fazla düşünmek zararlı olabiliyor. İçinden geleni her zaman önde tutmak gerekiyor.
 
 
 
 
 
 























Heykel bir lüks değildir!

 
Heykele verilen değeri ve Türkiye’deki gelişim sürecini nasıl yorumlarsınız?
Heykel, Türkiye’de ulu önderimiz Atatürk ile Cumhuriyet Dönemi’nde başlayan bir olgu. Osmanlı Dönemi’nde heykel, kabul gören bir sanat değildi. Çağlar boyunca dinlerin ve toplumsal törelerin etkisinde olan heykele put dediler; son derece yobazca. Lakin Cumhuriyet Dönemi’nde Atatürk Krikal ve Canonica gibi birkaç heykeltıraşı davet ediyor ve onların yetiştirdiği öğrencilerle heykel sanatı yaygınlaşmaya başlıyor. Tabii ki en başlarda tam oturmuş bir heykel sanatçılığından bahsedilemiyor lakin çağlar gelişip ilerledikçe özgün sanatçılar sayesinde heykel sanatı bir anlam ve değer kazanıyor.
 
Heykel bir lüks değildir! Heykelin sanat olarak değer gördüğü toplumlarda sanatçı daha iyi beslenebiliyor. Türkiye’de maalesef bir altyapı yok. Bu altyapı boşluğunu birçok etnik kültüre ev sahipliği yapıyor olmamız örtüyor. İyimser bakmak istersek, önümüzde daha bembeyaz bir sayfa var. Yerel olarak gelişim gösterirken çağın bize sundukları sayesinde global sanattan çok hızlı etkileniyoruz.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Ufukta workshop planlarınız var mı?
Bazen o tarz kısa eğitimler veriyorum. Üniversitelerden talepler gelebiliyor. Bazen hocalar öğrencileriyle ziyaret ediyorlar beni. Lakin kurs ya da sürekli workshop çalışmam yok.  
 
Sizi takip etmek isteyenler nereden takip edebilirler?
Sosyal medyada en çok İnstagram hesabımı kullanıyorum. Ayrıca web sitesinden de takip edebilirler. 
 
Türkiye’de çalışmalarını beğendiğiniz bir kaç isim verebilir misiniz?
İlhan Koman, Koray Ariş, Bihrat Mavitan. Öğrencilik yıllarımdan beri işlerini çok beğenirim.
 
Heykel alanına ilgi duyan kişiler için önerebileceğiniz kitap var mı?
Plastik sanatlarla ilgili genel olarak ¨Sanatın Öyküsü¨ kitabı öneririm, zaten derslerde okutulan bir kitaptır. Anlatım tarzını daha doğru bulduğum ¨Modern Sanatın Öyküsü¨ kitabı ise dünya değişirken sanatın nasıl değiştiğini anlatır.