Tin Pan Grubundan Jesse Selengut'la Konuştuk
Tin Pan gurubundan Jesse Selengut ile buluşup söyleştik. Kenya'da geçirdiği süreci, Tin Pan'ın Central Park'ta çaldığı zamanları, yaptığı müziği ve müziğin geleceğini konuştuk. Umarım bu ilham verici röportajdan keyif alırsınız. Bu keyifli grubu web sitesinden, Facebook'tan, Instagram'dan, YouTube kanalından takip edebilirsiniz. Ayrıca şuradan alışveriş yapabilirsiniz.
Fotoğrafta Jesse Selengut ve Bilsay Yıldırım sohbet ediyorlar.
Caz ve blues müzikle ilgileniyorsun. Seni yönlendiren bu müzikleri nasıl tariff edersin? Bu müzikler için motivasyonun nedir?
Yaptığımız müziğe Amerikan Roots(Kök) müziği diyoruz. Amerikan Roots(Kök) müziği 1920'den 1940'lara kadar süren New Orleans kaynaklı müzik türüdür. Aynı zamanda Amerikan Roots müziğinde blues elementi de vardır. Böylece iki formu birleştiririz. Louis Armstrong, (1920′ lerde Amerikan caz müziğini önemli ölçüde etkileyip klasikleştiren ve caz tarihin en iyi trompetçisi ) iki tür müzik çaldığını söylerdi. Bunlardan biri 20'li ve 30'lu yıllarda New York'tan Irving Berlin gibi bestecileri olan Tin Pan Alley müziğiydi. Diğer tür ise blues'du. Her biri için yaklaşım farklıydı. Ben de ikisini Tin Pan Blues Band adında bir araya getirdim. Ancak pazarlama nedenlerinden dolayı blues band kısmını çıkardık.
Nasıl başladı bunlar? Ve neden New Orleans?
Çok fazla caz ve modern caz çalıyordum ve bazı insanlarla karşılaştım. Bir konserden gelmiştim. Kimse dinlemiyordu; kimse dikkat etmiyordu. Oldukça depresifti. Bu iki adamı metro platformunda gördüm, New Orleans'da müzik yapıyorlardı ve çok çekici geldi. Onlara “Çalabilir miyim?” diye sordum ve çaldım. Bu çok eğlenceliydi. Üçümüz bir ya da iki yıl boyunca beraber çaldık. Sonunda kendi projemi benzer vibe ile başlatmaya karar verdim çünkü çok beğendim.
Fotoğrafta Jesse Selengut gülümseyerek poz veriyor.
Bu ne zaman oldu?
2004 - 2005 yıllarında.
Ücret almadan da müzik yapıyorsun. Bundaki motivasyonun nedir?
Ücretsiz müzik? Ne demek istiyorsun?
Araştırmalarımıza göre öyleymiş. Umarım doğru bilgidir.
Dokuz yıl boyunca haftanın beş-altı günü Central Park’ta çaldık. Parka gider, şapkamızı çıkarır ve şovumuzu yapardık. New York’ta Central Park’ta çok fazla turist vardı. Dokuz yılda kırk bin CD sattık. Konser ücretsizdi ama kesinlikle para kazanıyorduk. Ayrıca sürekli dışarıdaydık, insanlar bizi görüp parti, düğün, bar ve konserler için çağırıyorlardı.
Farklı bir açıdan başlamışsınız.
Kesinlikle farklıydı. Biz yaptıklarımızı paylaştıkça, harika müzik yapmaya devam ettikçe evren de bizi destekledi. İzmir’de tabii sokak sanatçılığı biraz daha farklı, bu yüzden maalesef istediğimiz kadar sokakta müzik yapmıyoruz.
Kenya’dan bahseder misin? Tüm dünyayı gezdin. Neden Kenya?
Tamam. Kenya ilginç bir hikaye. Kısacası kolejden tanıdığım restoran işletmecisi bir arkadaşım vardı. Sanırım neredeyse 20 senedir, 1999 yılından beri onu ziyarete gidiyordum. Son zamanlarda Ankole adında yeni bir mekan açmaya karar verdi ve ben bu yeni mekanı açmasında ona yardım etmeye karar verdim. Müzik programı oluşturdum, ses sistemini tasarladım ve çalma listeleri oluşturdum. Canlı müzik için rezervasyon yapıyorum. Daha geçen hafta Kenya'daki The Ankole All Stars adlı grupla çalıyordum ve mekanın adı Ankole All Stars'dı ve yıl boyunca Ankole'de çalan en iyi gruptu. Grubum Tin Pan ile ise ocak ayında orada çalmıştım. New York’tan insanları getirdim, haftada 5 gece müzik çaldık. Daha sonra iyi bir showmen olan Fadhilee ve Perküsyonist Kasiva Mutua ve ben üçümüz Ankole All Stars adlı yeni bir grup kurduk. Çoğunlukla Afrika müziği Doğu Afrika Afro-pop tarzında çaldık. Bu arada Kenya Nairobi çok eğlenceli bir yer. Manzara çok heyecan verici, insanlar arkadaş canlısı, hava sıcak, biraz da tehlikeli bir yer.
Tüm dünyada performans sergiledin ve şimdi de İzmir’desin. İzmir’de Tin Pan’ı başlattın. Nasıl başladı ve nasıl gidiyor?
Tin Pan’i uzun zaman önce 2007’de kurdum.
Bu arada nedir Tin Pan?
Tin Pan- Louis Armstrong hakkında konuşuyordum. 20'li ve 30'lu yıllardan beri popüler şarkılarını bildiğiniz bir müzik türü olan Tin Pan Ally müziği var. Picture of The Moon, The Ritz On Putting gibi şarkılar... Tin Pan Ally Şarkıları. Yani bu tarz şarkılara Tin Pan adı verildi.
Bir kültür gibi…
Evet, bir tür gibidir. Bu yüzden bir süredir bunu yapıyorum ve burada Türkiye'de yapmak istedim ama doğru müzisyeni bulmak zor oldu. Bir yıldan sonra, yaklaşık 15 aydır burada yaşıyorum, şimdi doğru müzisyenleri buldum. Trombonda Kemal Hazar ve gitarda Alpay Çıftçi var. Birlikte çalmaya başladık, gerçekten eğlenceli. Bu sabah, Fransız Kültür Merkezi’nin bahçesinde gerçekleşecek konser için prova yaptık. Güzel bir grup olduk ve bu adamları seviyorum. İki yıl daha İzmir’de olacağımı düşünüyorum. Belki de daha uzun. Burayı gerçekten seviyorum.
Müzik hakkında ne düşünüyorsun? Farklı kültürler gördün. İzmir’de olanlar hakkında ne düşünüyorsun?
Pek bir şey görmedim. Daha fazlasını görmek istiyorum. Çok fazla cover grubu var. Özellikle rock n roll müzik yapan çok sayıda cover grubu var. Ayrıca pek çok Türk etnik müziği türü var, henüz dilini anlayamadığım.
Peki sevdin mi?
Elbette! Benim için çok egzotik ve heyecan verici. Kanun ve darbukayı çok seviyorum. Ayrıca şehirde caz ve funky caz türleri de var.
Şehirde caz müzik olduğunu düşünüyor musun?
Evet Cinatı gibi güzel mekanlar var.
İzmir’de sevdiğin müzisyenler kimler?
Trompette Tolga Bilgin, gitarda Alpay Çiftçi. Şimdi Tin Pan Türkiye için tromboncu olan Kemal Hazar. Klavyede ise Seda Balcı. Seda'nın ruhunu seviyorum.
Bu adamlar dünya standartlarında! Bunlar İzmir'de oluyor ve beni çok mutlu ediyor.
Fotoğrafta Tin Pan grup üyelerini enstrumanlarıyla birlikte poz verirken görüyoruz.
Yemekten hoşlanıyorsun. Yemek ve müzik yapmak benim için benzer şeyler.
Yemekleri çok seviyorum. Kenya'da bir restoran açmaya yardım ettiğimi söylemiştim!
Kenya'da herhangi bir müzik iş yaptın mı?
Restoranun müzik işlerini yürütüyordum. Grubumu oraya ben getirdim.
Bir müzisyen olarak doğaçlamanın neresinde duruyorsun? Yüzde kaç yer veriyorsun doğaçlamaya?
Yaptığım müzikte doğaçlama büyük bir unsur ama her şey değil. Tin Pan müziğinde olduğu gibi melodi, şarkı ve düzenleme, kompozisyon çok önemli. Müzik genellikle doğaçlama değildir. Ancak şarkının içinde doğaçlama anlar oluyor tabii.
Tin Pan'ı dinlemeye gelen insanların ne hissedeceklerini düşünüyorsun? Onların yaşayacakları deneyim nasıl sence?
Neşe ve elbette dans! Kenya’dayken, tamamen doğaçlama bir şarkı yaptık. 9 dakikalık doğaçlama bir müzikti. Gerçekten güçlü bir melodiye ve güçlü sözlere sahipti. Doğaçlama yapmak çok eğlenceli, müzisyenler için de çok heyecan verici ve eğer iyi çalıyorlarsa izleyiciler için de heyecan verici. Özgür caz ve özgür doğaçlama müzik yaptığım zamanlar vardı. Bir besteci olarak bu benim için çok heyecan vericiydi!
Müzik yapmak için mükemmel ortam nasıl olmalı?
Benim için mükemmel ortam çok basit. İnsanların aktif olarak dinlemelerine, dikkatlerini vermelerine ihtiyaç duyuyorum. Bunu farklı bir şekilde anlatayım. Bugün Alpay, Kemal ve Selim ile prova yapıyordum (Gürcan, bas) ve provaya devam etmemize rağmen aslında onlar benim için en iyi izleyici kitlesi. Çünkü her şeyi dinliyorlar, teşvik ediyorlar ve harika hissetmek ve harika zaman geçirmek istiyorlar. Müziği keşfediyorlar ve aynı zamanda ben de müziği de keşfediyorum. Ve bu şimdiki zamanı, beklentiyi ve eğlence ortamını yaratıyor. Bence en iyi seyirci: Dinleyen, daha fazlasını duymak isteyen, heyecanlı ve mutlu olan izleyici.
Çalarken diğer insanların seni dinlemesine mi ihtiyacın var?
Bazen insanlar dinlemez ve yapabileceğiniz en iyi gösteriyi ortaya koymak zorunda kalırsınız. Örneğin, stüdyo kayıt yaparken grup arkadaşlarınızın dışında kimse sizi dinlemiyor. Ama yine de kendi içinizdeki bu duyguyu yaratmalısınız. İçinde bu his yoksa, başka kimsede bu his olmaz. Müzikteki enerjiyi gösterebilmeliyim. Bir profesyonel olarak bunu yapabilirim.
Türler arasındaki çizginin bugünlerde daha da zayıf olduğunu düşünüyorum. Elektronik müzik var, cazı ve blues var, elektronik- etnik müzik var. Müziğin geleceği hakkında ne düşüyorsun? 100 yıl sonra Louis Armstrong'u dinleyecek miyiz?
Umarım! Umarım. Hala Beethoven, Stravinsky, John Coltrane dinliyoruz. Louis Armstrong’un müziği çok güçlü. Kültür için çok önemli. Gelecekte yok olacağını düşündüğüm çok fazla müzik türü var. Sahnede drama yok, cinsellik yok. Müzik her zaman içinde olduğu zamanla ilgili olacak. Bundan on yıl sonra, o zaman için mükemmel bir müzik olacak, dramatik olacak ve insanları içine çekecek. O müziğin ne olduğunu bilmiyoruz. Bugün o müziği biliyorum ve bugün çaldığım şey bu.
Karışık şeyleri sever misin? Mesela birileri gelse açık olur musun, elektronik müzik yapıyorum ve onun içinde olmanı istiyorum dese?
Çeşitli türlerde kendim olabiliyorum veya bir tür olmadan... Birlikte olduğum müzisyenler, bu yaratıcı motivasyonla aynı yaratıcı boşlukta oldukları sürece, benim için herhangi bir sorun yok. Ben buna çok açığım. Her zaman yeni şeyler denerim ve yeni kombinasyonlarla oynarım.
Neden müzik yapıyorsun? Neden başka şeyler değil? Bence yaptığımız en iyi şey bu. Senin için müzik ne anlama geliyor?
Manevi bir cevap vereceğim. Eski Ahit'teki İncil'de, Tanrı'yı tüm aklınızla, tüm kalbinizle, tüm ruhunuzla sevmeniz gerektiğini söylenir. Benim için müzik zihinsel kapasitemin ve fiziksel kapasitelerimin birleşimidir - Ve ruhumda, kendimle ve başkalarıyla bağ hissini yaratmak istedim ve bunu yapabilmem gerekiyordu. Ve bu düşünebildiğim en yüksek çağrı müzikti. Bütünsel bir şekilde sahip olduğum farklı becerileri kullanıyorum. İnsanları bir araya getiren, olayları gerçekleştiren ve zamanlamanın sorumluluklarını anlayabilen, insanlara para kazandıran biriyim. Müzisyenlerime ödeme yapmayı sevdiğimi biliyorsun, bu önemli.
İzmir’e söylemek istediğin bir şey var mı?
İzmir halkı sana mesajım var. Bazen hayat zor, bazen insanlar zor. Bazen, bir şeyin yapılması uzun zaman alıyor. Özellikle yaratıcı ve eğlenceli olan ve yapmak istediklerinizle ilgili şeylerden bahsediyorum. Kalıcı ol ama gerçekten kendin kal. Bunu yapmak için iş yapın çünkü İzmir yaşamak için çok hoş bir yer. Buradaki ortam gerçekten çok iyi ve çok eğlenceli ve hoş. Sadece işini yap ve yapmaya devam et, çok çalış, çok dene ve mutlaka gerçekleştir!
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
We talked with Jesse Selengut from the Tin Pan group about music, food, the future of music, Tin Pan and the history of the band. I hope you enjoy reading this inspirational interview.
First question – you are both involved in jazz and blues. Yes. As far as we know They look alike but they do not mix that much. How would you describe the music that drives you, you do both. I mean what is is your motivation on doing both blues and jazz?
The music we are doing we call American roots music. American roots music is music from New Orleans from the 1920’s through 1940’s. But there is also that blues element which is also American roots music. So we combine the two forms. Initially, at the very beginning the band was called Tin Pan Blues Band. Louis Armstrong said there were two kinds of music that he played. One was Tin Pan Alley music, composers like Irving Berlin from New York city in 20s and 30s. The other kind was the blues. The approach for each was different. So I put the two together in the name Tin Pan Blues Band. But due to marketing reasons the “blues band” thing – we let that go.
How did that start? Why New Orleans?
It started because I was playing a lot of jazz and modern jazz and I ran into some guys. I had just come from a gig. No one was listening; no one was paying attention. It was depressing. I saw these two guys in subway platform and they were playing New Orleans music and it felt so attractive. And I asked to them if I could play with them, and I did, and that was so much fun. The three of us started a band together for about one or two years. Then eventually I decided to start my own project with similar kind of vibe because I liked it so much.
When was that?
That was in like 2004 – 2005.
We know that you do free music also. You want to be in music and you do not charge sometimes. What is the motivation on that?
Free music, what do you mean?
That is what we researched hopefully it’s true.
Let’s be clear about that. For most of our history for nine years, we played in Central Park six days a week, five or six days a week for nine years. We would just go to the park, set up and put out the hat, put out the CDs, and put on a show. And there were so many tourists in New York in Central Park and we did really really well. We sold over 40.000 CDs in nine years.
That is in a park, in Central Park?
So it was free and there was no admission but we were definitely getting paid. And also because we were out there often, people would see us and they would hire us for the parties, for weddings, for bars, for concert halls.
So it looks like a different approach to do all these stuff.
Very different approach. The approach is getting out there and playing and play great music and the universe will support you. That was happening. As far as now, in İzmir there is not much opportunity to play in streets, the culture is a little different. So we are not doing it that much.
Can you tell us about Kenya? You go on all over the world. Why Kenya?
Okay. Kenya is an interesting story. In brief, I have an old friend I went to college with who is a restauranteur. I have been going there to visit him since 1999 for like almost 20 years I guess. And recently he started a new venue called Ankole and I decided to help him with starting this new venue. So I run the music program, I designed the sound system, I created the playlists. I do the booking for live music. Just recently last week I was in Kenya playing with this band called The Ankole All Stars is the name of the venue and Ankole All Stars were the best bands that played in Ankole throughout the year. So my band Tin Pan we played there in January. I brought the guys from New York we played 5 nights music And then this other guy Fadhilee who is just a great entertainer, and percussionist named Kasiva Mutua, and the three of us we put together new band called Ankole All Stars. It was mostly African music East African Afro-pop.
By the way, Kenya Nairobi is super fun, the scenery is super exciting, people very friendly. Weather is warm, there is a little bit danger to it.
Now you have performed all around the world that is what I see. Now you came to İzmir. So the question is we can talk about Tin Pan a bit but you came it izmir you started Tin Pan. Can you just tell a bit about the story and how it is going?
I started Tin Pan a long time ago in 2007.
By the way what is Tin Pan?
Tin Pan like i was talking about Louis Armstrong. There is a type of music Tin Pan Ally music which was you know popular songs through 20s and 30s, swing and pop of that era. song like Picture of The Moon, Putting on the ritz. Tin Pan Ally Songs. So you know we just kind of appropriated that name as Tin Pan.
It’s like a culture.
Yes, It’s like a genre. So i’ve been doing that for a while and i wanted do it here in Turkey, but it is been hard for me to find right musicians. But now after a year, i’ve been living here about 15 months, now i found the right musicians. Kemal Hazar on trombone and Alpay Çıftci on guitar. And we started to playing together it’s really fun. We had a rehearsal this morning for this show coming up on Thursday at the French Institute in the Gardens. Thursday at 7pm I think. Anyway beautiful band and i love these guys. I’ll here in Izmir for another two years I think. Maybe longer. I really like it here.
What do you think about music? You’ve seen different cultures. What do you think about what is happening in İzmir?
Well I haven’t seen much and I wanna see more. There are a lot of cover bands in Alsancak, a lot of rock n roll cover bands. There is a lot of really good ethnic Turkish music which i do not understand yet.
Do you like it?
Of course! To me it’s exotic and interesting. I love the three instruments Kanun, Darbuka and Kemer… and i love it. And then there is like some generic kind of jazz and funky jazz.
Do you think there is jazz in the city.
There are some cool venues like Cinatı.
Good musicians?
Tolga Bilgin. who is is an amazing trumpet player. And Can the piano player and sometimes with Soykan those guys are top of the game, World class. So that exists here and that makes me very happy.
You like food. Food and creating music for me is kind a similar.
I like food so much. I helped open a restaurant in Kenya!
So you have a restaurant in Kenya. Is there any music involved in Kenya?
I run a music program. I brought my band there.
Food and music. Do you think there is a correlation any kind
Yes, absolutely. The correlation is for me music is about creating, a vibration and ambience of pleasure and fun and specialness. I want to experience that. For me food is the same thing. It’s a welcoming environment, where everyone has very present tense experiences. And it’s about enjoyment and pleasure.
I have a personal question. Do you think when you’re cooking do you vision the experience that people are gonna have before you cook? Do you plan that I want this? I want people to feel like this when eating my food.
I think it is a little bit more organic than that. Normally i just cook for myself and my wife. But if i am entertaining as long as i have the good spirit and the motivation to make people happy while i’m doing it i trust that is gonna work itself out. Everyone will have a good time.
As a musician where do you stand on improvisation? What’s the percentage?
In the music that I do there is a large improvisational element but it is not everything. Like for Tin Pan music the melody, the song, the arrangement is very important. The composition is very important. And that’s generally is not improvised But inside the song there will be improvisational moments.
Anyone comes to listen Tin Pan what do you think they will feel? What is the experience that they are gonna have?
Joy and wow! Dancing of course. Sometimes for example when I was in Kenya we did one song that was completely improvised. Like 9 minutes of improvised music. It had a really strong melody, strong words. And it was like beautiful thing, so I am all about that too. Creating things on the spot is very vibrant and fun and is very exciting for musicians and if it goes well it’s exciting for the audience as well. There was a time I actually did Free Jazz, free improvised music. Again if the players are gonna have a sense of drama and sense of creating something whole . . . That’s very exciting for me as a composer.
What is your perfect environment to create music?
For me the perfect environment is very simple.
I need people to be actively listening, paying attention. If the audience is . . . Let me say this in a different way. Today I was rehearsing with Alpay and Kemal and Selim (Gürcan, bass), and even though we’re just rehearsing, they are the best audience. Because they are listening to everything, they are encouraging and they want a to be awesome and a have great time. They are discovering the music at the same time I am discovering the music. And the creates this ambience of present tense, expectation, enjoyment, and fun. That is the best audience. The audience that is listening, wants to hear more and is excited and pleased when they do. And is encouraging.
Do you need the other people to listen to you when you are play or are you happy with exactly what you do by yourself with those guys.
As a professional, sometimes people don’t listen and you still have to put on the best show you can do. I would not say that I need to people to be listening. For example when you are recording the studio no one is listening except your friends. But you still have to create that feeling inside yourself . If you don’t have that feeling inside yourself no one else is gonna have that feeling. So whether people are not listening İ need to be able manifest that energy in the music. As a professional I am able to do that.
The question I have is like we talked about this a bit but, any musicians you like in Izmir.
Tolga Bilgin. Also Alpay Çiftçi on guitar. Kemal Hazar who is now trombone player for Tin Pan Türkiye. Seda Balcı on keyboards – I love her spirit.
For me I think the line between genres is thinner these days. Because you have electronic music, you have jazz you have blues, you have ethnic music coming in electronic. What do you see the future in music from now on? Are we still gonna listen to Louis Armstrong in 100 years?
I hope so. I imagine that the people that are great, we are gonna listen to for a long long time. Beethoven we’re still listening to, Stravinsky, John Coltrane. Louis Armstrong’s music is so strong. So important for the culture. I hope that is the case. As far as the future music in general there is a lot music that I hear that does not work. There is no drama on stage, there is no sexiness. The future of music is . . . Music is always gonna be about the time that’s in. So ten years from now, there is gonna be music perfect for that time, be dramatic, and draw people in. We don’t know what that music is. I know that music today and that’s what I am playing today.
Do you like the mixed things? For example, would you be open if someone came, I do electronic music and I want you to be in it. Is that something that you have passion for mixing things. I like New Orleans…
For me the genre is actually irrelevant to the experience that I want to have and to give. I am able to do that. I am able to be myself in a variety of genres. Or without a genre. As long as the musicians I am with are in that same creative headspace with that creative motivation, there won’t be any problems and that would be wonderful. The music I am focusing on Tin Pan in Turkey is because I already have a large body of repertoire and I know that it works for me and it works for audiences. With the other stuff I don’t know if it’s gonna work. But I am super open to it. I try new things all the time and play with new combinations.
One personal question that I always have is: why do you do music? Why not other stuff? I think it’s the best thing that we do. For you what does music mean?
I am gonna give a spiritual answer. In the Bible in the old Testament, it says you should love God with all your mind, all your heart, all your spirit. For me music is combination of my intellectual capacities, my physical capacities, like I have to use my body especially for the trumpet - it’s very physical. And in my spirit, I have to want to and be able to create this feeling of connection with myself and others. And that’s kind of the highest calling that I can think of. It uses different skills that I have in this way that’s holistic. Everything that I have in my heart, my brain, my body, my ability to tell stories, my ability to connect with people through the music and also on the microphone talking. And also the business side, and it allows me to access those parts of who I am. I can be someone that puts people together, make events happen and someone who can understand responsibilities of timing, getting people paid. You know I love paying my musicians, it’s important.
I think the questions came to an end somehow but basically I want to ask for anyone who might read this. Anything you wanna say to Izmir.
Izmir people, here is the message that I have for you. Sometimes, life is hard. And sometimes people are hard. Sometimes slowly, it takes a long time to get anything done. Especially things that are creative and fun, and that are about what you want to do. But stay persistent stay truly yourself. Do the work to make it happen because it’s such a lovely place to live and be. The vibes here are really good and really fun and lovely. Just do your thing and keep doing it and work hard and try hard and make it happen!